Dış ticarette dijitalleşme en basit tanımıyla ürünlerin ve şirketin online platformlarda temsili ve tanıtılması olarak anlaşılsa da aslında bu kadar kısıtlı bir ifadeye sığmayacak kadar önemli ve kapsamlı bir başlık. İhracat mesafelerin olduğu bir kavram; ancak bu mesafeleri kapatabildiğiniz sürece başarıya ve sürdürülebilir büyümeye ulaşmak mümkün.
Yüz yüze görüşme ve iletişim kurma fırsatlarının olmadığı durumlarda dijital varlıklar, marka algısı, ürün bilgisi, şirket büyüklüğü ve güvenirliği gibi etkenler için çok önemli bir başvuru kaynağı oluyor.
Pazarlama ve satışın söz konusu olduğu durumlarda henüz dijitalleşme yönünde yeterli adımı atmayan ve geleneksel yöntemlerle devam eden şirketler de yok değil. Bu açıdan da bakınca hibrit bir çalışmadan söz etmek mümkün.
Dijitalleşmenin ihracattaki etkilerinden bahsederken aynı anda çok sayıda kişiye ulaşma, yeni iş yapma şekilleri geliştirme, zamandan tasarruf etme gibi farklı kazanımlardan söz etmek mümkün.
Farklı hedef kitleler hibrit çalışma yöntemleri
B2C’de ürünlerin ihracatı için bulunmak istenen coğrafyada bir e-ticaret sitesi yatırımı sık başvurulan bir yöntem. Diğer taraftan sadece e-ticaret sitesi açmak yeterli olmuyor; hedeflenen bölgede depolamadan ürün tedariğine gerekli operasyonel çalışmaları da yapmak ve yönetmek gerekiyor. Bu gereklilik yukarıda değindiğimiz hibrit çalışma modelini beraberinde getiriyor. Sektör ağırlıklı olarak fuarlar , ticari heyetler ve yüz yüze görüşmelerle gerçekleşen toplantılarla yön buluyor.
Ticaretin en önemli unsuru güven; dijital dünyada güven unsurunu tesis etmek ise ayrı bir maharet gerektiriyor. İhracatta geleneksel iş yapış şekillerinin verdiği alışkanlıkların yanı sıra e-ticaret kullanılarak yapılan alışverişlerde tüketicinin yaşadığı aksaklıklar, satıcıların kapıda ödeme seçeneğinde karşılaştığı zorluklar (ki bazı ülkelerde sadece bu yöntem ile satış yapılabiliyor) ya da ürünün iadesi durumunda ihracatçı şirketin ödemek zorunda olduğu ek vergiler operasyonel olarak kişi ve kurumların kendilerini güvende hissetmediği konulardan bazıları.
B2B olarak değerlendirdiğimizde ise yine güven kavramıyla karşılaşıyoruz; alıcılar internet üzerinden tanıştığı şirketlerden alım yapmak istemiyorlar. Öncesinde yüz yüze bir iletişim kurulmuş olsa dahi satın alma aşamasına gelindiğinde mutlaka fabrika ziyareti gibi hatta ürünü yükleme aşamasında yerinde görmek için ziyaretler yapılıyor. İhracatın operasyonel hizmetleri sunulurken her bir aşamasında müşterinin tayin ettiği gözetim şirketi de devreye girebiliyor ve süreci kontrol ediyor.
Bu dönemde uluslararası fuarlar da dijitalleşti; zaman zaman yaşanan sorunlara rağmen dış ticaret sektöründeki en önemli iletişim platformlarından birinin dijitale taşınması dikkate değer bir adım. Aynı şekilde online platformlar üzerinden toplanan Alım Heyetleri de sektörün dijitalleşme konusundaki çalışmalarından biri oldu.